Dünyanın en büyük markaları orada… McDonalds, Migros, Best Buy. Benim de hergün gittiğim, sevdiğim, alışverişimi yaptığım bir yer. Çayyolu MESA Plaza. Tabii benim hergün gitme sebeplerim arasında bir de, kapalı otopark alanında yaşayan sahipsiz kedileri beslemek bulunuyor.
Yaklaşık 2 yıl önce beslemeye başladığımda 10-12 kedi vardı. Benden başka, yıllardır besleyen kişiler de vardı. Kediler vesilesi ile onlarla da tanıştım. Bir yandan beslerken, diğer yandan da üremesinler diye kısırlaştırma çalışmalarına da başladık… Yaşamkent Veteriner kliniği hekimleri ile birlikte, saatlerimiz geçti o otoparkta. Malum, kedileri yakalamak çok zor! Aralıksız 4-5 saat uğraştığımız günler oldu bir kediyi yakalamak için. İçlerinden dört kediyi yakalamayı başardık ve kısırlaştırdık.
Zaman içerisinde, kedilerin sayısında azalma oldu. Akibetlerini bilemiyoruz. Bugün topu topu üç kedi kaldı. Yine defalarca yakalamaya çalıştığımız, yakalayıp kısırlaştırana kadar ömrümüzü tüketen ve sonunda kısırlaştırabildiğimizi bir dişi kedi! Ve 2 oğlu.
Yakaladığımızda yavruları yaklaşık 2.5 aylıktı. Sahiplendirmek istiyorduk, ama olmadı. 2 ay kadar sahip arayıp bulamayınca, aşılarını ve iç-dış parazit tedavilerini yaptırdıktan sonra annelerinin yanına geri getirdik.
Ve bugün yine sıradan bir gündü – üç kediyi beslemeye gitmiştim. Ama anne kedi ortada yoktu. Otopark alanında biraz dolaşınca, küçük bir depoda kapalı kaldığını ve dışarı çıkmak için deliler gibi miyavladığını farkettim. Deponun kapısını açtırmak için yetkilileri çağırdığımda ise, hiç hoş olmayan olaylar yaşandı.
Deponun kapısını açmak için geliyorlar diye düşündüğüm yetkililerden birinin elinde, kediler için hazırladığım mama ve su bulunuyordu (sonradan çöpü boylayan mama ve su). Bir diğer kişi Onur-Alp Güvenlik görevlisi, bir diğeri de adını söylemeyi reddettiği için adını bilmediğim, ancak kendisini MESA Plaza güvenlik şefi olarak tanıtan kişi idi.
Ortak noktaları neydi derseniz – kabalıkları idi. Öncelikle, deponun kapısını bile açmak istemediler. Kedi içeride ciyak ciyak bu arada… ‘Açmazsanız itfaiyeyi çağıracağım’ demem üzerine kilidi açmaya karar verdiler. Ardından da, klasik, artık kabak tadı veren, ‘kedileri beslemek yasak kardeşim’ söylemi başladı. Benim karşı çıkmam üzerine çıkan tartışmada daha da ilginç şeyler öğrendim. Adı bilinmeyen MESA Plaza güvenlik şefi, kedileri beslemenin ‘özel mülkiyet üzerinde zararlı faaliyet yürütmek’ anlamına geldiğini söyledi. ‘Ne yapacaksınız peki ben bunları beslemeye devam edersem’ sorusunun üzerine aldığım cevap daha da güzeldi: gerekirse tutuklanacakmışım!
Peki dedim, mamalarımı döktüğünüz için dökülen mamalarımın fotoğrafını çekeceğim sonra da hepinizi şikayet edeceğim. Bu sefer de, Onur-Alp Güvenlik görevlisi ‘fotoğraf çekmenin yasak olduğunu, gerekirse cep telefonuma el koyacağını’ söyledi.
Ne denir şimdi bütün bunlara? Üç tane kediyi beslemek istediğim için, üç tane kaba saba adam etrafıma toplanmış, biri mamalarımı çöpe atıyor, öbürü gerekirse tutuklanırsın diyor, bir diğeri gerekirse cep telefonuna el koyarım diyor! Kendimi el-Kaide militanı gibi hissediyorum ben de.
Bu arada haklı olan birisi daha geliyor: otoparktaki araba yıkamacasının sahibi. Kedilerin otopark alanında yarattığı pislikten şikayetçi haklı olarak. Ona da diyorum ki, haklısınız. Sonra diğer adamlara dönüyorum, bu pislik konusuna bir çözüm bulalım birlikte. İsmimi ve cep telefonumu yazıp bir kağıda veriyorum muhtemelen muhattap olmak zorunda kaldığım en kaba adamlara. Diyorum ki yöneticinize verin bu kağıdı beni arasın görüşelim bu konuda ortak bir çözüm bulalım. Ama adamlar kabalık üstüne kabalık yapıyolar – veremeyiz bu kağıdı yöneticimize falan diyorlar.
Nefret ede ede ayrılıyorum Plaza’dan. Depoda mahsur kalan kedinin dışarı çıkmasına da fırsat olmuyor bu arada. Korktuğu için depodan çıkamadığını, hiç değilse kedi çıkana kadar kapıyı açık tutmalarını söylüyorum. Ona da hayır! Bu sefer de, Plaza içerisinde hangi kapının açık tutulacağına benim karar veremeyeceğimi söylüyorlar kaba üçlü. Kapı çat kapatılıyor, kedi içeriden miyavlamaya devam ediyor.
Eve gidip biraz sakinleştikten sonra, bir komşumla birlikte tekrar gidiyorum MESA Plaza’ya. Deponun kapısını bir daha açtırıyoruz. Kedicik çıkıyor içeriden, bir güzel karnını doyuruyoruz. Komşum da diyor ki kedilerin yarattığı pislik konusunda haklısınız. Ama birlikte çözüm bulacağız, kedilerinin mamalarını çöpe atmakla olmaz bu iş….
Şimdi soruyorum: yakışıyor mu MESA Plaza? Üç tane kediye savaş açmak, onları besleyenlere terörist muamelesi yapmak, yakışıyor mu?
Dünyanın en büyük markalarını bir araya getirip bir plaza yapmak mıdır medeniyet; yoksa o koskoca markaların yer aldığı plazayı üç tane sahipsiz kedi ile paylaşmayı bilmek midir?
Benim bu soruya cevabım: üç sahipsiz kediyi sevmekle başlayacak herşey… O üç kedinin maması, suyu önlerinden alınıp çöpe atılmayınca daha güzel bir plaza olacak orası…
İşte o güne kadar da ben sadece kedileri beslemek için geleceğim oraya…
Sizin de o üç kediyi bir gün sevebilmeniz dileği ile…
Konu ile ilgili MESA Plaza yönetiminden gelen açıklamayı da ekliyorum:
“İyi Günler,
Bildiğiniz gibi, alışveriş merkezleri herkese açık olan bir yaşam alanlarıdır. Bu anlamda hayvanları seven ya da sevmeyen farklı yapıda insanların ziyaret ettikleri yerlerdir.
Ayrıca, market ve gıda işi yapan mağazaların yer alması nedeniyle de insan sağlığı ve hijyen açısından dikkat edilmesi gereken noktalardır.
Çatıya, kolon ve havalandırmalara sıkışıp kalan ve görülemeyen noktalarda yaşamlarını yitiren bu tarz evcil hayvan ve kuşlardan dolayı özellikle market alanında kötü kokulara ve müşteri şikayetlerine neden olmaktadır.
Birkaç ay öncesi yaşanan bir olayda ise; görülemeyen bir noktada günlerce sıkışıp kalan bir kedi, belki de günlerce aç kalmasının etkisiyle 1.katta yer alan giyim mağazasında müşteri ve mağaza elemanlarına saldırıp çok kötü ve belirgin şekilde yaralama/tırmalama ya neden olmuş ve yanındaki çocuğu ile çok korkan ve hastaneye gönderilen misafirimiz“ Burası Mağaza , alışveriş merkezi mi? hayvan barınağımı? Bir daha gelmeyeceğiz ve sizi dava edeceğiz” tepkilerini vermiştir.
Bu nedenle de tüm ziyaretçilerimizi dikkate almak, onların sağlığı ve hijyeni açısından da gerekli tedbirleri almak durumundayız.
Bilmenizi isteriz ki, biz hayvan düşmanı değiliz ve hiçbir zamanda olmadık. Ancak takdir edersiniz ki Alışveriş Merkezleri de hayvan besleme yerleri değildir.
AVM yönetimi ve çalışanları olarak bu konuda bizlerinde çok hassas olduğumuzu bilmenizi isteriz.
Buna bir örnek vermek gerekirse;
Alışveriş Merkezi’nde havalandırma da sıkışıp kaburga kemikleri kırılmış olan bir kedi kurtarılarak yönetimimiz tarafından tedavisi yaptırılmış ve iyileşen bu kediye ise hala personelimiz evinde bakılmaktadır.
Yine şu ana kadar da kolonlarda ve havalandırma deliklerinde sıkışmış haldeki en az 15 civarındaki kediyi ve ya kuşu sıkıştıkları yerlerden (personellerimizin elleri tırmalanma-yaralanmasına rağmen) kurtarılmış ve bu konudaki ilgili yerlere verilmiştir.
Konu ile ilgili Belediyeye başvurularak, hayvan barınaklarına alınmaları talep edilmiştir.
Konunun bu çerçevede değerlendirileceğini ümit ediyor, ayrıca, güvenlik elemanlarının tutum ve davranışların da ki üslubu da tasvip etmediğimizi, kendilerinin uyarıldığını da bilgilerinize sunarız.
Saygılarımızla,
Mesa Plaza AVM Yönetimi“
verdiğiniz mücadeleyi gözlerim yaşararak okudum fakat bu hepimizin karşılaştıı ve bi türlü engelleyemediimiz büyükderdimiz.bu memleket hayvanına de zaman değer vericek ben göremem artık.yazıklar olsun o plazaya da onun yöneticileri ne de ordan alışveriş yapana da ordan geçene de onu ağzına alana da .
Kraldan çok kralcı, ne idüğü belirsiz bu yaşam formları var ya… Allah hepsini bir bardak suya muhtaç eder inşallah.
“(personellerimizin elleri tırmalanma-yaralanmasına rağmen) kurtarılmış”
Şu yücegönüllülüğe bakın. Nasıl acımıştır o eller, nasıl lime lime olmuştur etleri!!
YAPMAYIN PLAZALARINIZI,YÜKSEK BİNALARINIZI,ARABA OTOPARKLARINIZI, ASFALT,BETON,ARABA,BİNA..EEE BEN BİLE YAŞAMAYA KORKARKEN MİNİCİK HAYVANIN GÖZÜYLE BAKIN BU ÜRKÜNÇ YAPILARINIZA..YAŞANACAK YER BIRAKMADIK ONLARA.NE BAHÇE,NE AĞAÇ, NE SIĞINACAK BİR YER. DOĞAYI İŞGAL EDİP İĞRENÇ YAPILARIMIZLA HER YERİ DOLDURDUK,HABİRE ÇOĞALDIK, ÇOĞALDIKÇA DOĞAYI YOK ETTİK…YOLLAR YAPTIK KAÇ ŞERİTLİ, İNSANIN BİLE GEÇMEYE ÜRKTÜĞÜ YOLLAR..DOĞA YOK OLUNCA NE BARINACAK,NE SU İÇECEK,NE YİYECEK KALDI ONLARA..İŞGAL ETMEKLEDE BİTMİYOR AZINLIKDA KALMIŞ İNSAN GİBİ İNSANLARIN ONLARA BİR NEBZEDE OLSA NEFES ALDIRMAK İÇİN UĞRAŞILARINIDA ENGELLİYORSUNUZ..HEPİNİZDEN İĞRENİYORUM İNSAN KILIĞINA GİRMİŞ YARATIKLAR..DAHA ÇOK YİYİN,HERŞEY SİZİN OLSUN,KAPİTALİST DÜZENİN BENCİL DALKAVUKLARI..ENİNDE SONUNDA DOĞA İSYAN EDECEKTİR..BAKIN HEREYRDE SELLER,AFETLER EKSİK OLMUYOR.AMA SİZ ÖYLE KAPILMIŞSINIZKİ KENDİ BENCİLLİĞİNİZE FARKETMİYORSUNUZ BU GAZABI..